YTB'nin "Nekbe Günü" panelinde İsrail'in Filistin'i işgali ele alındı

Prof. Dr. Abdulfettah el Uveysi: "'Filistinliler topraklarını sattı' veya 'Vadedilmiş topraklar' söylemi bir Siyonist öyküdür" Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Genel Direktörü Dr. Muhammed Makram Balawi: "İsrail ile normalleşme, İslam dünyasında bir yönetim krizi olduğunun göstergesidir"

20 Mayıs 2021 - 17:30
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) düzenlediği "Nekbe Günü" panelinde, İsrail'in 1948'de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutması nedeniyle büyük felaket olarak her 15 Mayıs'ta anılan "Nekbe" günü ve son dönemdeki saldırıları ele alındı.

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulfettah el Uveysi, "Entellektüel Nakbe: Beytülmakdis'in işgali ve bilgi krizi" başlıklı konuşmasında, Osmanlı döneminde bölgenin "Şam Diyarı" olarak tanımlandığını Sykes-Picot Anlaşması'yla bu toprakların Ürdün, Suriye, Lübnan ve Filistin olarak dört farklı ülkeye bölündüğünü hatırlattı.

Çizilen sınırların ülke halkları tarafından belirlenmediğini anlatan Uveysi, "Gurur duyduğumuz bayraklarımız, sınırlarımızı bizler değil İngilizler belirledi. Bugün savunduğumuz Filistin toprakları bile Filistinler tarafından belirlenmiş, çizilmiş sınırlar değil. Bayraklar bile İngilizler tarafından belirlendi." diye konuştu.

Uveysi, İsrail devletinin kurulmasının üzerinden 73 yıl, İngilizlerin Filistin topraklarını işgal etmesinin üzerinden de 100 yıl geçmesine rağmen işgal projesinin halen devam ettiğini belirtti.

Müslümanların ve Arapların Filistin'e olan sevgisinin ve ilgisinin sadece duygusal düzeyde kaldığını ifade eden Uveysi, "Müslümanların Filistin hakkında bilgisi bir delile, kanıta dayalı değil. Tepkilerimiz duygusal ve hamaset içeriyor. Elimizde bilimsel deliller ve kanıtlar olmadığı için ne kendi aramızda bir ortak bir söylemimiz var ne de karşı tarafa bir söylemde bulunabiliyoruz. Maalesef İslam dünyasında ve Arap dünyasında Mescid-i Aksa ve Kudüs ile ilgili ders veren bir üniversite yok. Dolayısıyla önce bir düşünce bir fikir oluşturmak lazım." diye konuştu.

Abdulfettah el Uveysi, İslam dünyasının kutsal topraklara yönelik bir öykü oluşturmak yerine askeri ve siyasi çözüm yoluna başvurduğunu dile getirerek, bunun tam tersine Siyonistlerin, çarpıtılmış ve gerçeklerden uzak olsa da bir öykülerinin olduğunu aktardı.

Siyonistlerin ve oryantalistlerin, İsrail lehine bilgi ve öykü üretmeye devam ettiğini hatta Filistin ile ilgili kaynakların bile onlar tarafından yazıldığına dikkati çeken Uveysi, şöyle devam etti:

"Burada Müslüman aklının işgale uğradığını görüyoruz. 'Filistinliler topraklarını sattı' veya 'Vadedilmiş topraklar' söylemi bir Siyonist öyküdür. Maalesef İslam dünyasında ve Arap dünyasında üretilmiş bir terminoloji değildir, Yahudiler tarafından üretilmiş bir terminolojidir. Dolayısıyla Siyonistlerin öykülerini tekrarlıyoruz. Filistin sorunu politik temaslarla ya da insani yardımlarla çözülemeyecek kadar ciddi bir sorun. Öncelikle kendi öykümüzü oluşturmak zorundayız."

- "Bölge liderleri kendi bekaları için İsrail ile normalleşmeye gidiyor"

Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Genel Direktörü Dr. Muhammed Makram Balawi ise "Dünya siyasetinde Filistin merkezli güncel gelişmeler" başlıklı sunumunda, ABD eski Başkanı Donald Trump döneminde İsrail'e verilen desteğin, son yaşanan saldırıların zeminini hazırladığını belirterek, yeni başkan Joe Biden'ın da onun adımlarını takip ettiğini söyledi.

Balawi, siyası komplolar, anlaşmalar ve askeri operasyonlarla Filistin topraklarının işgal edildiğini anımsattı.

Uluslararası anlaşmalara aykırı bir şekilde Filistin topraklarının Yahudileştirildiğini ve demografik yapının zorla değiştirilmesine yönelik adımların atıldığını aktaran Balawi, "İsrail işgal devletinin son saldırıları yeni bir şey değil, 1948 yılından beri devam eden ihlallerinin bir devamı. Maalesef insan hakları ve uluslararası hukuk bağlamında bu konuya karşı kayıtsız kalındığını, bir yaptırım uygulanmadığını ve ABD yönetiminin de İsrail işgal devletini desteklediğini görüyoruz." dedi.

Muhammed Makram Balawi, Ocak 2020'de yapılan "Yüzyılın Anlaşması" kapsamında bir an önce bazı adımların hayata geçirilmek istendiğini, bunun uluslararası kamuoyunun tepkisine neden olduğunu ve nihayetinde bugün o adımların tamamlanmaya çalışıldığını ifade etti.

Filistin'in ve Kudüs'ün her zaman Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için 'kırmızı çizgi' olduğunu kaydeden Balawi, "Türkiye, her koşulda İslam dünyasına uyarıda bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan birçok kez İslam alemine Filistin sorununa müdahale edilmemesi durumunda ağır bedeller ödeneceği uyarısında bulunuyor." diye konuştu.

Bölgede bir takım devletlerin, İsrail ile normalleşme yarışına girdiğini vurgulayan Balawi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İsrail ile normalleşme, İslam dünyasında bir yönetim krizi olduğunun göstergesidir. Demokrasi, özgürlük ve halk meşruiyetinden yoksun liderler kendi varlıklarını sürdürmek için dışarıdan medet umuyor, beka sorunlarını çözmek için İsrail ile normalleşme adımları atıyorlar. Bu tamamen uluslararası hukuka, insan haklarına ve insani vicdana aykırı bir adımdır."