TBMM Genel Kurulu

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: "Cumhurbaşkanımızla ilgili, 'Kadınlara yönelik bunu söyledi, Gezi'ye yönelik bunu söyledi' tarzı genellemelerin, doğru olmadığı kanaatindeyim" CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: "Biz, 3600'ün temmuzdan itibaren geçerli olmasını talep ediyoruz"

07 Haziran 2022 - 18:45
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, "Cumhurbaşkanımızla ilgili, 'Kadınlara yönelik bunu söyledi, Gezi'ye yönelik bunu söyledi' tarzı genellemelerin doğru olmadığı kanaatindeyim." dedi.

TBMM Genel Kurulunda, gündem dışı konuşmalardan sonra grup başkanvekilleri yerlerinden söz aldı.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, buğday ve arpa alım fiyatları açıklamasında geçen yıllara göre geç kalındığını, bu durumun üreticiyi mağdur ettiğini ileri sürerek, bu fiyatın üreticinin beklentisini karşılamadığını savundu. Usta, hükümeti bu fiyatları revize etmeye çağırdı.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin, "Şu anda uyguladığımız sistemden dar gelirliler hariç üretici ve ihracatçılar kar ediyor." dediğini aktaran Usta, "Bu sözleriyle uygulanan ekonomi politikalarının geniş halk kitlelerini yıktığını, yaktığını, ezdiğini fakat bir kesim insanı, zengini daha zengin yapan politikalar uyguladığını Hazine ve Maliye Bakanının bizzat ağzından işitmiş olduk. İtiraf ettiği için tebrik ediyorum fakat böyle bir kötü politikayı uyguladığı için hem Sayın Erdoğan'ı hem de hükümetini kınıyorum." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Yüksek faizle cebi dolan içerideki bir avuç tuzu kuru kesim" açıklamasına ilişkin Usta, "Biz, faiz artırılsın demiyoruz; enflasyon düşürülsün diyoruz, enflasyona paralel bir faiz politikası uygulansın diyoruz. Şu anda siz politika faizini yüzde 14'te tutuyorsunuz. TÜİK enflasyonunun yaklaşık 59,5 puan altında negatif reel faiz veren bir ekonomide istikrar olmaz, bu enflasyonu düşürmek zorundasınız. Tuzu kuru kesimi destekleyen, hükümetin yanlış politikalarıdır." değerlendirmesinde bulundu.

- "Bu çirkin saldırılara asla ve asla izin veremeyiz"

MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, İsveç, Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvurusunun ve Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine gerçekleşmesi beklenen terör operasyonunun gündemde olduğu bir süreçte, Avrupa sokaklarında terör örgütü PKK ve yandaşlarının yeniden boy göstermeye başladığını söyledi.

Bülbül, Yunanistan, İsveç, Hollanda'da eş zamanlı gösterilerde bulunan PKK terör örgütünün, 8 Mayıs'ta İsviçre Basel'de 23 Nisan etkinliklerine yönelik saldırıda bulunduğunu, 30 Mayıs'ta Fransa'nın Marsilya şehrinde Kandil'deki terör kamplarını aratmayacak bir şekilde kamp yaptığını hatırlattı.

Bazı ülkelerin, uluslararası hukuk ve yükümlülüklerine aykırı şekilde PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerini ülkelerinde himayesinin, hem iki yüzlülüğün hem de terörizme destek verildiğinin açık kanıtı olduğunu vurgulayan Bülbül, "Terörizme destek veren ülkeler, bir gün besledikleri terör belasının kendi ülkelerini vuracağını unutmamalı ve terör örgütleriyle aralarına mesafe koyarak devletler arası ilişkilerde hukuki yükümlülüklerini derhal yerine getirmelidirler." dedi.

Sistematik bir şekilde Müslüman karşıtlığının körüklenmeye çalışıldığı Fransa, Avusturya gibi Batılı ülkelerde ve özellikle Hindistan'da artış gösteren İslam düşmanlığının, dünya insanlığı açısından kaygı verici olduğunu ifade eden Bülbül, bununla birlikte, inanç hürriyeti, hukuk ve demokrasinin bu çirkin saldırılar karşısında tehdit edildiğini anlattı.

Bülbül, İslam'a ve Hazreti Muhammed'e karşı yapılan her türlü ahlaksız, çirkin saldırıyı şiddetle kınadıklarını ve lanetlediklerini söyledi.

Antalya Serik'te bir lisede meydana geldiği ifade edilen görüntülerde Kur'an-ı Kerim'e yapılan saygısızlığın kamuoyu önünde paylaşıldığını aktaran Bülbül, "Kur'an-ı Kerim'i her daim başının üstünde taşıyan bir milletin evlatları olarak bu çirkin saldırılara asla ve asla izin veremeyiz. Münferit ve cahilce olduğunu umduğumuz bu saldırıyı ve saygısızlığı nefretle kınıyoruz. Meselenin çok yönlü bir şekilde araştırılmasını, arka planında başka birtakım odakların olup olmadığının da göz önüne alınmasını, soruşturmanın çok yönlü olarak sürdürülmesini talep ediyoruz." diye konuştu.

- "Güllük gülistanlık bir tablo söz konusu değil"

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, 3600 ek gösterge düzenlemesine yönelik, "İktidarın bizlere çizdiği güllük gülistanlık bir tablo hiç de söz konusu değil. 2200 ek göstergesi olan memura, 600 puan artırıp 2800'e çıkarmanın, çalışan açısından hem maaş hem emeklilik de çok ciddi bir fark ortaya çıkarmayacağı tartışmasızdır." görüşünü savundu.

Beştaş, 2008'de 5510 sayılı kanuna göre göreve başlayan 1 milyon 750 bine yakın kamu çalışanının, bundan yararlanamadığını öne sürerek, "Emekli maaş kat sayısı bu nedenle artırılmalıdır. Derde deva bir çözümü KESK aslında öneriyor. KESK'e göre, 600 puan, 300 puan gibi artırmalar yerine özel hizmet tazminat oranlarında artırım yapılarak memurlar arasındaki ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerekiyor." görüşünü paylaştı.

- "Türkiye'nin bir EYT sorunu kalmayacak"

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 3600 ek gösterge düzenlemesinin, ocak ayından itibaren geçerli olmasını anlayamadığını belirterek, "Niye Ocak? Meclis de bir kere Meclis olduğunu göstersin. Gelin bunu temmuzda yapalım. 'Ek bütçe gerekebilir.' Söz veriyoruz, ek bütçeyi bir saat içinde, bir gün içinde çıkaracağımızı beyan ediyoruz." ifadesini kullandı.

Altay, "Biz, 3600'ün temmuzdan itibaren geçerli olmasını istiyor ve talep ediyoruz." dedi.

"EYT'lilerin mağduriyetini paşa paşa gidereceksiniz." diyen Altay, "Türkiye'nin bir EYT sorunu kalmayacak. Diyoruz ki; hep beraber yapalım, fatura size çıksın. Millet nezdinde itibar kaybettikçe bir şeyler verir gibi yapıyorsunuz, bari bunu da doğru dürüst yapın." değerlendirmesinde bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'nin, "Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kar ediyorlar. Çarklar dönüyor." şeklinde açıklamada bulunduğunu anlatan Altay, "Doğru söylüyor da; bu insanların gözünün içine baka baka, 'Bizim bir tek derdimiz var; zenginler, fakir fukara bizim derdimiz değildir' demektir. Bunu Nureddin Bey'in çıkıp millete bir izah etmesi lazım." dedi.

Bir ülkenin Cumhurbaşkanının kadınlara yönelik sözlerinin, kabul edilemez olduğunu söyleyen Altay, "Kendisi 159 bin 487 kişi hakkında hakaretten dava açmış, 38 bin kovuşturma açılmış. Erdoğan'ın hakaret davası açtığı 84 kişinin yaşları 12 ile 14 arasında. Çocuklarla cebelleşen bir cumhurbaşkanıyla karşı karşıyayken, Erdoğan bu sözü niye söyler? Düşüne düşüne buldum iki sebebi var. Gücü kaybeden insan, kontrolü de kaybeder. İtibarı kaybeden insan da nezaketini kaybeder." değerlendirmesinde bulundu.

TÜİK yöneticilerine seslenen Altay, "Milletin sofrasından elinizi çekin, sizin açıkladığınız rakamlardan sebep temmuzda millet gerçek enflasyon oranına bağlantılı bir maaş zam farkı alamayacak, bu vebaldir, bu milletin sofrasından ekmek çalmaktır. TBMM'den ilan ediyorum; TÜİK, milletin sofrasındaki ekmeğe göz dikmiştir, milletin sofrasındaki ekmeği alenen çalmaktadır." ifadelerini kullandı.

- "Şahsi davalardan feragat edilebilir, kamu davaları devam eder"

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 15 Temmuz'dan sonra tüm davalardan feragat ettiğini belirterek, "Ancak Ceza Kanunu gereği, Cumhurbaşkanı devletin birliğini temsil ettiğinden dolayı Ceza Kanunu'nda özel madde, düzenlenmiş bir hüküm var. Bunlar kamu davası. Şahsi davalardan feragat edilebilir ama kamu davaları devam eder, savcı devam ettirir. Konu bundan ibarettir. Böyle dediğiniz gibi özel takip, gençlerin takibi tarzı bir eylemimiz, fiilimiz yok." diye konuştu.

Hiç kimsenin kötü ifadeyi, Meclis kürsüsünde hakareti, el hareketi yapmayı, ağır ifade kullanmayı tasvip etmeyeceğini vurgulayan Turan, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanımızla ilgili ifade ettiğiniz meselede 'Kadınlara yönelik bunu söyledi, Gezi'ye yönelik bunu söyledi' tarzı genellemelerin doğru olmadığı kanaatindeyim. Metnin başı var, sonu var. Cami içindeki bir eylemi kınıyor, cami içinde kınanan bu eylemi yapanlara aslında kendilerinin açtığı pankartı ifade ediyor. Gezi'de bazı arkadaşlar, 'Biz o küfrün sahibiyiz' diyor. Onun üzerine Cumhurbaşkanımız kendi açtıkları pankarta vurgu yaparak, 'Madem bunu istiyorsunuz, busunuz' diyor."

Üslubun herkes için kıymetli olduğunu vurgulayan Turan, "Cumhurbaşkanımızın ifadesi sadece açılan pankarta, kendilerinin hak ettiğini ifade ettikleri ifadeye ilişkin bir yaklaşımdır." dedi.