Lübnanlı siyasilerden Maruni Patriği Rai'yi hedef alan sosyal medya kampanyasına tepki

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Lübnan Güçleri Partisi Genel Başkanı Semir Caca, İsrail'e düzenlenen roketli saldırıya gösterdiği tepki nedeniyle Maruni Patriği Beşara Butrus er-Rai aleyhine sosyal medyada başlatılan kampanyaları kınadı.

Patrik Rai, 8 Ağustos Pazar günü düzenlenen ayinde, Hizbullah'ın İsrail'e gerçekleştirdiği roketli saldırıya işaret ederek, "Lübnan'ın güvenliği için ordunun bu tür eylemleri engellemesi" çağrısında bulundu.

Bunun üzerinde özellikle Hizbullah yanlısı sosyal medya kullanıcıları, Patrik Rai'nin "İsrail iş birlikçisi" olmakla suçlandığı kampanyalar başlattı.

Lübnan Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre Avn, bugün Patrik Rai'yi telefonla arayarak, "Patriklik makamına veya Patriğin şahsına yönelik kabul edilemez eylemleri kınıyorum." ifadelerini kullandı.

İfade özgürlüğünün Lübnan Anayasası tarafından koruma altına alındığını vurgulayan Avn, görüş farklılıklarının hakaret boyutuna ulaşmaması gerektiğini belirtti.

Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi Genel Başkanı Caca da düzenlediği basın toplantısında, Patrik Rai aleyhindeki kampanyanın sınırları aştığını ifade etti.

Caca, Hizbullah yetkililerinin güneydeki olaylar üzerine yeniden düşünmek yerine başkalarını iş birlikçi olmakla suçladığını söyledi.

- Ne olmuştu?

Lübnan'dan İsrail tarafına 4 Ağustos'ta 3 roket atılmış, İsrail ordusu da buna karşılık topçu atışları ve hava bombardımanıyla Lübnan'daki bazı bölgeleri vurmuştu.

Lübnan Hizbullah'ı İsrail'in hava saldırısına karşılık, 6 Ağustos'ta İsrail'e füze saldırısı düzenlediğini açıklamıştı.

İsrail ordusu da söz konusu eyleme karşılık aynı gün Lübnan'daki bazı hedefleri topçu ateşiyle vurduğunu bildirmişti.

İki ülkenin sınır hattında konuşlu Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü ise "Durum çok tehlikeli. Tüm tarafları ateşkese teşvik ediyoruz." açıklaması yapmıştı.

- Patrik Rai'nin tepkisi

Lübnan Maruni Patriği Beşara Butrus er-Rai, Hizbullah'ın İsrail'e yönelik füzeli saldırısının ardından 8 Ağustos'taki pazar ayininde şunları söylemişti:

"Güvenlikleri konusunda gerginlik yaşayan güneydeki halkımızın yanında yer alıyoruz. Güneydeki halkımız, haklı olarak savaş, göç ve yıkımdan bıktı. Dolayısıyla bir taraftan İsrail'in Lübnan'ın güneyine ve BMGK'nın 1701 sayılı kararına yönelik ihlallerini kınadığımız gibi sınır bölgelerindeki köy ve beldelerde tansiyonun yükseltilmesine de karşıyız.

Hukuk önünde herkesin eşit olduğunu dikkate alan bizlerin, aynı zamanda Anayasa'nın 65. maddesine göre Bakanlar Kurulunun üçte ikisinin onayıyla alınacak barış-savaş kararının, bir kesim tarafından alınmasını kabul etmemizin imkanı yok. Lübnan'ın İsrail'le barış anlaşması imzalamadığı doğrudur ancak İsrail'e karşı savaş kararı da almamıştır. Lübnan ayrıca şu anda sınırlarını belirleme konusunda İsrail'le müzakere halindedir.

Lübnan güvenliği, krizlerden çıkmayı, çok yaklaştığı kapsamlı çöküşten kalkınmanın yollarını arıyor. Lübnan, İsrail'in yıkıcı karşı hamlelerine yol açacak askeri eylemlerin kurbanı olmak istemiyor. BM Lübnan Geçici Görev Gücü ile güneyin güvenliğinden sorumlu Lübnan ordusunu, BMGK'nın 1701 sayılı kararını taviz vermeden uygulamaya ve Lübnan topraklarından roketlerin atılmasını engellemeye davet ediyoruz. Bunu İsrail'in güvenliği için değil, Lübnan'ın güvenliği için istiyoruz. Askeri ve savaş zihniyetinin son bulmasıyla barış, Lübnan'ın ve tüm Lübnanlıların çıkarını istiyoruz."