İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, canlı yayında soruları yanıtladı: (3)

"Biz Akşener'i iyi tanırız. O da bizim kendisini iyi tanıdığımızı bilir. Sayın Devlet Bahçeli'ye hakaret etti, geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımıza yaptığı hakaret bir insana yakışmaz, bir hanımefendiye hiç yakışmaz. Çok üzüldüm, doğru da değil" "Sayın Akşener benim için 'aptal' dedi. 'Ben İçişleri Bakanı olsaydım.' dedi. 6 ay yaptı İçişleri Bakanlığı, stajyer İçişleri Bakanlığı. Kimse kusura bakmasın. Ben siyaset meydanına çıkarsam bu tip sözler ağzımdan ağır çıkar" "Kanun, kural ne diyorsa biz onu uygulamaya çalışıyoruz. Bunun basın özgürlüğüyle herhangi bir ilgisi yoktur. Bu bir polisin veya bir kamu görevlisinin kendini ifşa etmeye çalışan, kişisel verilerini ihlal etmeye çalışan birisine yönelik 'Yapma kardeşim' deme hakkıdır"

07 Mayıs 2021 - 01:10
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Biz Akşener'i iyi tanırız. O da bizim kendisini iyi tanıdığımızı bilir. Sayın Devlet Bahçeli'ye hakaret etti, geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımıza yaptığı hakaret bir insana yakışmaz, bir hanımefendiye hiç yakışmaz. Çok üzüldüm, doğru da değil" dedi.

Bakan Soylu, 24 TV'de, "24 Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in kendisine yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine Bakan Soylu, "Sayın Akşener benim için 'aptal' dedi. 'Bunu yapan aptal, aptallık. Ben İçişleri Bakanı olsaydım.' dedi. 6 ay yaptı İçişleri Bakanlığı, stajyer İçişleri Bakanlığı. Kimse kusura bakmasın. Ben siyaset meydanına çıkarsam bu tip sözler ağzımdan ağır çıkar." diye konuştu.

Soylu, Akşener ile aynı partide siyaset yaptıklarını dile getirerek, "Biz Akşener'i iyi tanırız. O da bizim kendisini iyi tanıdığımızı bilir. Sayın Devlet Bahçeli'ye hakaret etti, geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımıza yaptığı hakaret bir insana yakışmaz, bir hanımefendiye hiç yakışmaz. Çok üzüldüm, doğru da değil. Bu kadar kibir, gurur, kendini bilmezlik... Bana aptal demiş, Cenab-ı Allah'a havale ederim, nefsileştirmem ama Sayın Cumhurbaşkanımıza geçen hafta söylediği söz siyasi hayatta kaldırılabilir bir söz değildir. Sayın Devlet Bahçeli'ye söylediği söz..." ifadelerini kullandı.

- "Kanun, kural ne diyorsa biz onu uygulamaya çalışıyoruz"

Bakan Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün toplumsal olaylarda kolluk güçlerine ses ve görüntü alınmasını engelleme yetkisi veren genelgesine ilişkin soru üzerine bahsi geçen genelgede yeni bir şey olmadığını dile getirerek, Anayasa'nın 20'nci maddesinin herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkına sahip olduğunu, kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceğini, genelgede de bunu hatırlattıklarını söyledi.

Soylu, şöyle devam etti:

"6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 5238 sayılı Türk Ceza Kanunda kişilerin özel hayatının gizliliğiyle bu gizliliğin görüntü veya sesle kayda alınması suretiyle ihlal edilmesine yönelik yaptırımlar var diyoruz. Ayrıca 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu 13. maddesi var. Birisi seni işini yaparken engellerse, birisi seni ifşa etmeye çalışırsa, onla ilgili eylemin durumun niteliğine göre ya durdurursun, eğer ısrar ederse uzaklaştırırsın, tekrar ısrar ederse yakalar gerekli kanuni işlemi yaparsın diyor. Biz diyoruz ki sevgili polislerimiz kanun ve anayasa sana bu hakları vermiş. Sevgili kolluk kuvvetlerimiz eğer birisi senin yanına gelir de çekmeye çalışırsa, hem Kişisel Veriler Koruma Kanunu hem Anayasa hem Türk Ceza Kanunu hem de Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu sana kendini koruma hakkı veriyor."

Polisle ilgili binlerce soruşturma yaptıklarını, bunların hiçbirini kamera ile yapmadıklarını, devletin bu noktada uzun yıllardan beri bir sisteminin olduğunu anlatan Soylu, "Kanun, kural ne diyorsa biz onu uygulamaya çalışıyoruz. Bunun basın özgürlüğüyle herhangi bir ilgisi yoktur. Bu bir polisin veya bir kamu görevlisinin kendini ifşa etmeye çalışan, kişisel verilerini ihlal etmeye çalışan birisine yönelik 'Yapma kardeşim' deme hakkıdır." dedi.

Bakan Soylu, yılda 2,5 milyon asayiş olayıyla karşı karşıya kaldıklarını, bunun yüzde 97,5'inin aydınlatıldığını aktararak, şöyle konuştu:

"Biz yılda ortalama 400 polis memurumuzu disiplinimize uymadığı için ihraç ediyoruz, 250 jandarma personelimizi ihraç ediyoruz. Neye göre ihraç ediyoruz? Kendi kanunlarımız çerçevesinde ihraç ediyoruz. Mekanizma işliyor. Mekanizma da bunlar sağlanıyor. Bu yapılırken ne oluyor? Teftiş gidiyor. Tanıkları dinliyor, onun beyanını dinliyor. Vatandaş şikayet ediyor, bu vatandaşın şikayeti doğru mudur değil midir ortaya konuluyor. Bu bir mekanizma. Gelecek polisin dibinde kamera açacak, görevini yapmasını engelleyecek. Kişisel verisini kullanmaya odaklanacak ve ihlal edecek, bir daha onun rızasını almadan onu işleyecek, sosyal medyada veya herhangi bir yerde yayınlayacak. Peki bunun içerisinde basın özgürlüğü var mı? Zinhar yok."

(Sürecek)