Hamileyken gözaltına alınan Filistinli eski tutuklu, İsrail hapishanesindeki zorlu günlerini AA'ya anlattı:
"Bebeğimi ellerim ve ayaklarım kelepçeli şekilde bir İsrail hastanesinde sezaryenle dünyaya getirdim" "Oğlum Bera, hapishanede alışık olmadığı için dışarıda geçirdiği ilk zamanlarda serçe ya da bir kuş yanına konduğunda korkuyordu" "Emine Erdoğan konferanstaki konuşmasında, Filistinli kadın ve çocukların durumundan çok etkilendi; duygusallaşarak katılımcılar önünde göz yaşlarını tutamadı" "Sayın Erdoğan'a işgal güçlerinin işlediği suçlara şahit olduğumu anlattım ve ilk çocuğumu hapishanede kelepçeli halde iken sezaryenle dünyaya getirdiğimi aktardım" "Türkiye, Arap ve İslam halklarının buluşma noktası, adalet kapısı ve mazlumların haklarının savunulduğu yerdir"
Samar Subeyh, İsrail güçleri tarafından 2005'te ilk çocuğuna yaklaşık bir aylık hamileyken evinde gözaltında alındı.
"En genç tutuklunun annesi" olarak anılan Subeyh, İsrail hapishanesinde bebeğiyle 2 yıl 8 ay geçirdi. Subeyh'in hapishanede birlikte kaldığı oğlu Bera bugün, tıp fakültesinde okumak isteyen 15 yaşında çok başarılı bir lise öğrencisi.
İstanbul'da Filistinli kadınlara destek amacıyla düzenlenen "Kudüs" konferansında Emine Erdoğan'la da görüşen Subeyh, AA muhabirine verdiği röportajda, İsrail hapishanesinde geçirdiği zor zamanları, edindiği acı deneyimleri paylaştı.
- Hamile olmasına rağmen 2 ay tek kişilik hücrede tutuldu
Filistinli kadın, gözaltı gecesini, "İsrail güçleri, Tulkerm'deki evime gece yarısı barbarca baskın düzenledi, gözlerim bağlı ve kelepçeli bir şekilde Kudüs'teki El-Meskubiyye Soruşturma Merkezine götürüldüm. Bu sırada ilk çocuğuma bir aylık hamileydim." sözleriyle anlattı.
Yaklaşık iki ay tek kişilik hücrede, hamile bir kadının ihtiyacı olan sağlık gözetimi, gıda, güneş ışığı ve havadan yoksun bir şekilde soruşturmaya ve çeşitli sıkıntılara maruz kaldığını belirten Subeyh, "öğrenci faaliyetlerinin idaresi" suçlamasıyla mahkemeye çıkarıldığını aktardı.
"Mahkeme, beni kabul etmediğim pek çok suçla itham etti. İşgal güçleri Filistinli kadınlar ve Filistinliler aleyhinde delile dayanmayan suçlamalar uyduruyor." diyen Subeyh, bunun İsrail'in keyfi "idari tutukluluk" uygulamasının bir örneği olduğunu kaydetti.
- İnsani şartlar altında doğum talebine ret
Subeyh, oğlu Bera'nın 2,5 yaşına kadar hapishanede kendisiyle birlikte özel bakımdan yoksun şekilde insanlık dışı koşullarda yaşadığını söyledi.
Doğumdan önce İsrail Cezaevi İdaresine, tutuklulara saygı duyulmasını öngören 4. Cenevre Sözleşmesi'ne göre bebeğini insani şartlar altında dünyaya getirebilmek için fırsat tanımaları talebini ilettiğini ifade eden Subeyh, ancak talebinin reddedildiğini belirtti.
Subeyh, ilk hamileliğini yaşayan bir kadın olarak tüm aile fertlerinden uzakta hapishanede geçirdiği doğum sürecinin çok zor olduğunu aktardı.
Doğum zamanı hapishaneden elleri kelepçeli şekilde bir İsrail hastanesine götürüldüğünü anlatan Subeyh, "Bebeğimi ellerim ve ayaklarım kelepçeli şekilde bir İsrail hastanesinde sezaryenle dünyaya getirdim." dedi.
Subeyh, "Kelepçeli olmama rağmen güvenlik çok sıkıydı. Şartlar çok ağır; insanlıkla uzaktan yakından ilgisi yoktu." diye konuştu.
"Oğlum Bera dünyaya gözlerini açar açmaz benimle birlikte 2 yıl hapse girdi." diyen Subeyh, İsrail'in hamileyken de doğumdan sonra da gerekli bakım ve sağlık hizmetini vermeyi reddettiğini sözlerine ekledi.
Filistinli kadın, gardiyanların kendisine "Sen bir bölücüsün ve yakında yeni bir Filistinli bölücü dünyaya getireceksin" dediğini ifade etti.
İsrail Cezaevi İdaresinin Bera bebeğe özel, insani ya da istisnai bir muamelede bulunmadığını, hapis cezasına çarptırılan herhangi bir kadın ya da erkek tutuklu gibi davrandığını aktaran Subeyh, Bera'nın hava ya da güneşle temasının ya da oyuncak edinmesinin engellendiğini kaydetti.
- Özgür hayatla ilk karşılaşma
Filistinli anne, tahliye edildikleri an oğlu Bera'nın ilk kez gördüğü hapishane dışındaki hayat karşısında korkarak yüksek sesle ağlamaya başladığını belirtti.
İsrail güçleri, Subeyh'i doğum yeri olan Gazze Şeridi'nde ailesinin kaldığı Cebaliye mülteci kampına götürdü.
Subeyh'in eşi o dönemde Gazze Şeridi'nde bulunuyordu, ikizleri olana kadar orada Subeyh'le birlikte kaldı.
İsrail hapishanesinde parmaklıklar ardında geçirdiği iki yılın ardından Bera'yı rehabilite etmek ve topluma entegrasyonu sağlamak zaman aldı.
Subeyh, "Oğlum Bera, hapishanede alışık olmadığı için dışarıda geçirdiği ilk zamanlarda serçe ya da bir kuş yanına konduğunda korkuyordu." dedi.
Bera bugün 15 yaşında ve 10'uncu sınıfta eğitimine oldukça başarılı bir şekilde devam ediyor. Geçen dönem yüzlük sistem üzerinden 98 puanla sınıfını bitiren Bera, Kur'an-ı Kerim'in 25 cüzünü de ezberledi.
- Kızı Ahlam'ın tedavisi Türkiye'de devam ediyor
Filistinli Subeyh ailesinin Bera'dan sonra biri kız biri erkek ikiz çocukları oldu. İkizlerden Ahlam'ın bazı sağlık sorunları bulunuyor. Gazze'deki sağlık sisteminin ve sektörünün zayıflığı nedeniyle Ahlam'ın tedavisi Gazze'de yapılamadı.
Filistinli kız çocuğu 2016'da İstanbul'daki bir hastanede ayağından büyük bir ameliyat geçirdi, ayağına takılan medikal platin 6 ay kadar kaldı.
Subeyh'in, kızının tedavisi ve rutin kontrolleri için yılda bir ya da bazen iki yılda bir Türkiye'ye gelmesi gerekiyor. Küçük kız Ahlam, şu an yeni bir cerrahi operasyona ihtiyacı olup olmadığı ya da ek tedaviler uygulanmasının belirlenmesi için bazı tahliller ve tetkiklere maruz kalıyor.
Tüm bu zorluklar karşısında Subeyh, Gazze Şeridi'ndeki hükümet tarafından sağlanan aylık yaklaşık 450 dolarlık mali yardımla küçük ailesini tek başına geçindirmeye gayret ediyor.
- Kadın tutukluların durumu
Samar Subeyh, İsrail hapishanelerindeki Filistinli kadın tutukluların sıkıntılarını da aktardı.
Subeyh, "Filistinli tutuklu kadınlar, zor koşullarda, her biri 5 kadının bulunduğu çok küçük hücrelerde kalıyor, birçok hastalığa sebep olan demir yataklarda yatıyorlar. Kadın esirler, sadece ziyaretlerden değil, eğitimden de mahrum bırakılıyor. Ayrıca gerçekten tıbbi ihmal söz konusu." dedi.
Arap ve İslam toplumlarından "İsrail'e Kudüs ve esirler konusunda yaptığı ihlalleri durdurması için haddini bildirmesini" talep eden Subeyh, bu konuyu öncelikleri arasına almaları çağrısında bulundu.
- Cumhurbaşkanı'nın eşi Emine Erdoğan'ın gösterdiği dayanışmaya övgü
Eski tutuklu Subeyh, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın eşi Emine Erdoğan'ın "İsrail hapishanelerinde bulunan tutuklu kadınlar" konusundaki dayanışmasına övgüde bulundu.
Emine Erdoğan'la 16 Ekim'de İstanbul'da düzenlenen "Kudüs'ün Meryemleri Sönmeyen Kandillerdir" konferansında bir araya geldiklerini hatırlatan Subeyh, "Emine Erdoğan konferanstaki konuşmasında, Filistinli kadın ve çocukların durumundan çok etkilendi; duygusallaşarak katılımcılar önünde göz yaşlarını tutamadı." dedi.
Subeyh, konferanstan ayrılırken yanında duran Emine Erdoğan'a maruz kaldığı zorlukları özel tercüman aracılığıyla ilettiğini belirtti.
Emine Erdoğan'la bir araya gelmesini "büyük bir olay" olarak nitelendiren Filistinli kadın, "Sayın Erdoğan'a işgal güçlerinin işlediği suçlara şahit olduğumu anlattım ve ilk çocuğumu hapishanede kelepçeli halde iken sezaryenle dünyaya getirdiğimi aktardım." diye konuştu.
Emine Erdoğan'ın, durumundan çok etkilendiğini aktaran Subeyh, "Türkiye, Arap ve İslam halklarının buluşma noktası, adalet kapısı ve mazlumların haklarının savunulduğu yerdir." ifadelerini kullandı.
Subeyh ayrıca Türkiye'nin genel olarak Kudüs ve özellikle tutuklular meselesinde Filistin halkını kucakladığını belirtti.