GÖRÜŞ - Türk medyası Siyonist yalan makinesini ürkütüyor

The Jerusalem Post gazetesinin 15 Mayıs 2021 tarihli nüshasında Seth J. Frantzman imzalı bir “analiz” yayımlandı. “Analiz” ibaresini tırnak içinde kullanmamızın sebebi, bu yazının taraflı bile olsa bir analizden beklenen asgari argümantasyona sahip olmamasıdır. Muhatap olduğumuz yazı buna her ne kadar uygun olmasa da, biz yine de akıl ve izan çerçevesinde bir cevap vermeye çalışacağız Hem yazının geneline sirayet eden hem de ilk paragrafında açıkça bildirilen asıl “sorun” Türk medyasının bilhassa devletle ilişkili medyanın bölgenin en çok “İsrail karşıtı” haber yapan medyası olmasıdır. Frantzman İran ile kıyaslayarak Türk medyasının öne çıktığını söylüyor. Frantzman’ın bu tespiti bizim yukarıda sunduğumuz tezi güçlendiriyor: Belli ki asıl rahatsızlık TRT ve Anadolu Ajansı’nın bilhassa farklı dillerde İsrail’in savaş suçlarını haberleştirmesidir Frantzman TRT’nin aralıksız şekilde İsrail karşıtı “propaganda” ürettiğini iddia ediyor. Bu iddiasına delil olarak gösterdiği örnek ise TRT’nin Netanyahu’nun yayınladığı videonun yanlış olduğunu, “Filistin’den gelen gerçeği” yayınlayacağını duyurmasından ibaret. Netanyahu’nun İsrail’in saldırı altında olduğuna dair Batılılardan empati bekleyen videosuna cevap veren TRT World Frantzman’ın iddia ettiği gibi “İsrail’in Gazze’yi abluka altına aldığını ve çocukları öldürdüğünü” gösteren bir video yayımlamıştı Frantzman’a göre TRT’nin ikinci “suçu” ise İsrail’i desteklediğini göstermek için başbakanlık binasına İsrail bayrağı çeken Sebastian Kurz’u eleştirmesi ve “özgür Filistin” sloganlarıyla İsrail’i protesto eden Filistin yanlısı göstericileri “halk gücü” olarak göstermesiymiş Yetmezmiş gibi Türk medyası Kudüs’e “Jerusalem” yerine “Kudüs” diyormuş. Binlerce yıl boyunca Müslümanların ve bizzat Türklerin idaresinde kalmış ve “Kudüs” olarak adlandırılmış bir şehre bugün Türklerin İngilizce “Jerusalem” ya da İbranî “Yeruşalim” ismiyle atıf yapmasını beklemek ancak aşırılıkçı hezeyanlarla aklı felç olmuş birinin yapabileceği bir iştir Frantzman’ı daha da üzmek pahasına söylemeliyiz ki Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak ilan edilmesi uluslararası hukuka aykırıdır ve Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası kuruluşlar ve BM üyesi birçok ülke bu kararı tanımamaktadır. Hal böyleyken TRT’den ve Türk medyasından Kudüs’ün statüsü konusunda İsrail taraftarlığı ya da bir Trump sevimliliği beklemek ahmaklıktan başka bir şey olamaz Frantzman’ın Türkiye’deki basın özgürlüğüne dair eleştirileri ise uluslararası gazetecileri öldüren, binalarını bombalayan İsrail’den yazıldığında ancak bir komediye dönüşüyor. İsrail her dönem olduğu gibi son saldırılarında da Anadolu Ajansı ve TRT çalışanı gazetecileri hedef aldı. Bu yazı kaleme alınırken Associated Press ve El Cezire’nin bulunduğu binanın İsrail tarafından yerle bir edildiği haberi geldi

16 Mayıs 2021 - 11:55
SELAHATTİN YILDIZOĞLU- Eskinin İşçi Partisi destekçisi, sermayedarlarının değişmesiyle git gide faşist bir çizgiye yerleşen ve artık bir propaganda aygıtına dönüşmüş, Siyonist devlet elitinin gayri resmî bir aparatı haline gelmiş The Jerusalem Post gazetesinin 15 Mayıs 2021 tarihli nüshasında Seth J. Frantzman imzalı bir “analiz” yayımlandı. [1] “Analiz” ibaresini tırnak içinde kullanmamızın sebebi, bu yazının -taraflı bile olsa- bir analizden beklenen asgari argümantasyona sahip olmamasıdır.

Argümanlar sunmak ve bunlar üzerinden akıl yürütebilmek şöyle dursun, Frantzman’ın yazısı aklın tatile gönderildiği bir hezeyan belgesine dönüşmüştür. Biyografisine bakıldığında eğitimli bir yazar olduğu anlaşılan Frantzman’ın söylemek istediğini yazılı olarak ifade edebilecek kabiliyete sahip olmadığını düşünmek muhal olduğuna göre, onun böyle bir yazı yazabilmesinin -daha doğrusu yazamamasının- tek bir makul açıklaması kalıyor: Belli ki işlediği savaş suçları ve gerçekleştirdiği katliamlar artık -Siyonizmin bir uzantısı işlevini gören- uluslararası medya tarafından örtülemez hale geldiği için telaşlanan İsrail’in resmî yalan üretim merkezinin başındaki bir neo-Goebbels’dan gelen direktif doğrultusunda acilen bir yazı üretebilmek için Frantzman aklına gelen her herzeyi birer argümanmış gibi alt alta dizmiş. Muhatap olduğumuz yazı buna her ne kadar uygun olmasa da biz yine de akıl ve izan çerçevesinde bir cevap vermeye çalışacağız. Umulur ki “gerçeğin aşıldığı” (post-truth) şu çağda hâlâ aklı ve izanı önemseyen insanlar kalmıştır.

Hem yazının geneline sirayet eden hem de ilk paragrafında açıkça bildirilen asıl “sorun” Türk medyasının -bilhassa devletle ilişkili medyanın- bölgenin en çok “İsrail karşıtı” haber yapan medyası olmasıdır. Frantzman İran ile kıyaslayarak Türk medyasının öne çıktığını söylüyor. Frantzman’ın bu tespiti bizim yukarıda sunduğumuz tezi güçlendiriyor: Belli ki asıl rahatsızlık TRT ve Anadolu Ajansı’nı