Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı'nın Kabulünün 100. Yılı ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programı'nda konuştu: (2)

"Bu vatanın ekmeğini yiyen, havasını soluyan, bugün bu topraklar üzerinde özgürce yaşayan hiç kimsenin İstiklal Marşı ile sorunu olamaz" "İstiklal Marşı milletimizle birlikte tüm mazlumların özgürlük mücadelesine ilham kaynağı olmuştur" "İstiklal Marşı, Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Arap'ıyla, Alevi'si, Sünni'si, Laz'ıyla 84 milyonun ortak değeri, ortak paydasıdır" "Mehmet Akif'e 'mahalle kahvesi hatibi' diyerek tahkir edenler, zamanla unutulup giderken, milletimiz milli şairini baş tacı etmiş, vefatından sonra da onu daima hürmetle, minnetle hatırlamıştır"

11 Mart 2021 - 20:50
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu vatanın ekmeğini yiyen, havasını soluyan, bugün bu topraklar üzerinde özgürce yaşayan hiç kimsenin İstiklal Marşı ile sorunu olamaz." dedi.

Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen İstiklal Marşı'nın Kabulünün 100. Yılı ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programı'nda konuştu.

Mehmet Akif'in, sadece günlük hayatında değil eserlerinde de özü ile sözü, yazdıkları ile yaşantısı arasında tezat bulunmayan bir dürüstlük timsali olduğunu ifade eden Erdoğan, tam anlamıyla miskinlik, atalet ve karamsarlık düşmanı olduğunu belirtti.

Erdoğan, Akif'in, "Allah'a dayandım diye sen çıkma yataktan, manayı tevekkül bu mudur hey gidi nadan, ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu, nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu, üç kıtada, yer yer, kanayan izleri şahid, dinlenmedi bir gün o büyük nesli mücahit, alemde tevekkül demek olsaydı atalet, mirası diyanetle yaşar mıydı bu millet" şiirinin miskinlik, atalet ve karamsarlık düşmanlığının sembolleşmiş şahidi olduğunu söyledi. Erdoğan, tevekkülle ataleti bu şekilde kesin hatlarla ayıran Akif'in, Arapça, Farsça ve Fransızcayı ana dili gibi okuyan, konuşan hakiki bir münevver olduğunu ifade etti.

- "Sadece rahmetle anılmayı murat etmiştir"

Kendisi de büyük bir Mehmet Akif hayranı olan merhum Nurettin Topçu'nun Akif'i, "Üç harikanın terkibinin mahsulü" olarak tanımladığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üstad bu üç terkibi de şu şekilde sıralıyor, 'Bin yıllık bir tarih, bizzat kendi ruhunun fezaya çekilmiş kılıcını andıran Süleymaniyelere nazire bir beden ve Allah'ın kitabı.' Mehmet Akif, 63 yıllık çileli ömründe hiçbir zaman makam, mevki, şan şöhret peşinde koşmamıştır. Döneminin en büyük şairi olmasına rağmen övüldüğünde yüzü kızaracak kadar mahcup ve mütevazi bir hayat yaşamıştır. Kendisi sadece rahmetle anılmayı murat etmiştir. 'Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince, günler şu heyulayı da er geç silecektir, rahmetle anılmak, ebediyet budur amma sessiz yaşadım kim beni nerden bilecektir.' Milli şairimiz, sessiz yaşamış, son nefesini de Mısır Apartmanı'ndaki soğuk ve mütevazi dairesinde yine sessizce vermiştir. 65 metrekare... Mehmet Akif'e 'mahalle kahvesi hatibi' diyerek tahkir edenler, zamanla unutulup giderken milletimiz milli şairini baş tacı etmiş, vefatından sonra da onu daima hürmetle, minnetle hatırlamıştır."

Erdoğan, merhum Akif'in örnek hayatı yanında, geride milli mutabakat metni olan İstiklal Marşı'nı da bıraktığını söyledi.

- "Her mısrası gözyaşlarıyla kabul edilen bir başka marş yoktur"

"Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, diye başlayan 'Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal' diye biten İstiklal Marşı'mızın 10 kıtası bizim milli andımızdır." diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"İstiklal Marşı millet olarak aidiyetimizin, değerler manzumemizin, istiklal ve istikbal anlayışımızın remzidir, sembolüdür. Elbette her milletin bağımsızlığının nişanesi olan bir milli marşı vardır ancak yedi düvele karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı sırasında her mısrası gözyaşlarıyla kabul edilen bir başka marş yoktur. İstiklal Marşı bir tekkede yazılmış, ilk kez camide okunmuş, milletin meclisinde de alkışlar eşliğinde kabul edilmiştir. Ülkenin içinde bulunduğu şartlar itibarıyla İstiklal Marşı, 'İstikbal Marşı' olarak da kaleme alınmıştır. Bu yönüyle İstiklal Marşı milletimizle birlikte tüm mazlumların özgürlük mücadelesine ilham kaynağı olmuştur. Dünyanın birçok ülkesinde hüküm süren sömürü düzeninin sarsılmasından İstiklal Harbi'mizin ve İstiklal Marşı'mızın önemli payı bulunuyor. Millet olarak Mehmet Akif gibi bir şaire, İstiklal Marşı gibi bağımsızlık beyannamesine sahip olduğumuz için ne kadar şükretsek, hamd etsek azdır. Bu anlayışla 2021 senesini kabul edilişinin 100. yıl dönümü münasebetiyle İstiklal Marşı yılı olarak ilan ettik. Bunu da TBMM'de grubu bulunan 5 siyasi partinin ortak teklifi ile gerçekleştirdik. Görüşleri, politik tavırları, duruşları farklı olan siyasi partilerin böyle milli bir meselede ortak tutum alması ülkemiz adına büyük bir kazanımdır."

Erdoğan, dün TBMM'de de ifade ettiği gibi, halen İstiklal Marşı'nı içselleştirmekte zorlanan çevreler olsa da bunların azınlıkta kaldığını bildiklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu vatanın ekmeğini yiyen, havasını soluyan, bugün bu topraklar üzerinde özgürce yaşayan hiç kimsenin İstiklal Marşı ile sorunu olamaz. Bu milletin hiçbir ferdi İstiklal Marşı'ndan rahatsızlık duyamaz. Özellikle de milletin emanetini taşıyan insanların böyle bir hakkı yoktur. İstiklal Marşı, Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Arap'ıyla, Alevi'si, Sünni'si, Laz'ıyla 84 milyonun ortak değeri, ortak paydasıdır. İstiklal Marşı milletimizin birlik beraberlik ve kardeşliğinin çimentosudur. Bölgemizde son yıllarda yaşanan hadiseler bu gerçeği bize bir kez daha hatırlatmıştır."

- "Mabetlerimizin göğsüne namahrem elini asla değdirmedik"

Erdoğan, emperyalistlerin masa başında cetvelle çizdikleri sınırların en küçük bir sarsıntıda silinip gittiğini vurguladı.

Kader birliği yerine, menfaat birliğiyle varlıklarını sürdürmeye çalışan toplulukların, fitne rüzgarlarından kendilerini kurtaramadıklarına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye ve Türk milleti olarak bekamıza tüm girişimleri, hamdolsun başarıyla püskürttük. İnsanlarımızı etnik kimliği, mezhebi, meşrebi üzerinden parçalamaya yönelik bütün senaryoları boşa çıkardık. 40 yıldır, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışan PKK belasının hedeflerine ulaşmasına fırsat vermedik. Sınırlarımıza kadar dayanan DEAŞ projesinin kök salmasına rıza göstermedik. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi FETÖ ihanet çetesi eliyle ülkemizi işgale yeltenen müstevlilere sokakları, meydanları hep birlikte dar ettik. Can verdik, canımızdan azizi bildiğimiz evlatlarımızı kara toprağa verdik ama mabetlerimizin göğsüne namahrem elini asla değdirmedik. Ezanlarımızın minarelerimizden eksilmesine, bağımsızlığımızın timsali ay yıldızlı al bayrağımızın gönderden indirilmesine müsaade etmedik. İnşallah bundan sonra da aynı inanç ve kararlılıkla hedeflerimize yürümeyi sürdüreceğiz."

(Sürecek)