CHP'lilerden İmamoğlu'nun davasına ilişkin açıklama

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: "Peşinen şunu söyleyelim; feda edilecek bir tek Ekrem İmamoğlu'muz, bir tek Canan Kaftancıoğlu'muz, bir tek sıradan, yalın CHP'limiz yoktur" "Sayın Genel Başkanımızı öldürmeye kasteden insanlar bir gün bile cezaevine girmeyecek şekilde göstermelik cezalar aldılar. Ama Sayın İl Başkanımız dün en azından 8 saat Silivri Cezaevi'yle tanıştı, 8 yıl önce attığı tweet için"

01 Haziran 2022 - 18:45
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Peşinen şunu söyleyelim; feda edilecek bir tek Ekrem İmamoğlu'muz, bir tek Canan Kaftancıoğlu'muz, bir tek sıradan, yalın CHP'limiz yoktur." dedi.

Altay, CHP genel başkan yardımcıları Seyit Torun ve Muharrem Erkek ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane'deki İBB binasında basın açıklaması yaptı.

Engin Altay, mahkemeleri hak yeme yerine çeviren bir yönetimle karşı karşıya olduklarını savundu.

Altay, "Peşinen şunu söyleyelim; feda edilecek bir tek Ekrem İmamoğlu'muz, bir tek Canan Kaftancıoğlu'muz, bir tek sıradan, yalın CHP'limiz yoktur. Bu bir kavgaysa sonuna kadar kavga. Türkiye her şeye rağmen kırık dökük bir demokrasinin olduğunu savunduğumuz bir ülke. Maalesef yargının siyasetin vesayeti altına girmesi ve yargı mensuplarının hakim ve savcıların sarayla vicdanları arasında kalmaları bizi derinden üzmektedir." ifadelerini kullandı.

"Buradan saraya seslenmek isterim." diyen Altay, şöyle devam etti:

"Yargı üzerinden elini çek. Bir hesabın var ise biz meydanlardayız, gel bizimle hesaplaş. Ama yargıyı siyasetin sopası yapma anlayışı Türkiye'yi çok kötü bir noktaya götürüyor. Devlet ahlak, adalet ve liyakatten yoksunlaşınca millet huzurdan, refahtan ve mutluluktan uzaklaşır. Bu da toplum için olumsuz sonuçlara yol açar. Hakimlerimiz, savcılarımız şüphesiz hukuku bilen insanlar. Hukuk adamları talimatla karar almamalı, alamamalı. Dün Çubuk Adliyesi'ndeydik, Sayın Genel Başkanımızı öldürmeye kasteden insanlar bir gün bile cezaevine girmeyecek şekilde göstermelik cezalar aldılar. Ama Sayın İl Başkanımız dün en azından 8 saat Silivri Cezaevi'yle tanıştı, 8 yıl önce attığı tweet için."

İmamoğlu'nun hukuk ve mahkeme baskılarıyla yıldırılmak istendiğini ileri süren Altay, "Sayın İmamoğlu'na bu tür baskılar sadece mücadele azmini ve İstanbul'a hizmet azmini artırır. 16 milyon İstanbullunun iradesinin yargılandığı bu noktada herkes şunu bilmeli ki Sayın İmamoğlu yalnız değildir. Arkasındayız diyoruz ya öyle değil. İmamoğlu 16 milyon İstanbullunun arkasındadır. Onların haklarını, hukuklarını savunmak noktasında da CHP parti terbiyesi ve kültürü içerisinde birikimiyle İBB'de tarih yazmaya devam edecektir." dedi.

- İmamoğlu: "Toplumu germek istiyorlar"

İBB Başkanı İmamoğlu da bugün kendisini destekleyen vatandaşlara, siyasi yol arkadaşlarına ve 6'lı masadaki partililere teşekkür etti.

Uzun zamandır muhalefeti bastırmak için yargıyı silah gibi kullanma geleneği oluştuğunu iddia eden İmamoğlu, "Bu anlamda tek kişi de elbette ben değilim. Sadece son bir ayda yaşadığımız olaylara bakalım. Gezi davasında yıllarca hapis cezası verilmiş değerli hemşehrilerim, yol arkadaşlarım var içerisinde. Yine İl Başkanımız Sayın Canan Kaftancıoğlu davası. Neyle kıyaslıyoruz, Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu'na, yani ana muhalefet partisinin genel başkanına linç girişiminde bulunan insanlara verilen cezalarla kıyaslıyoruz. Tüm bu yapılanların yegane sebebi, toplumu germek istiyorlar." şeklinde konuştu.

İmamoğlu, dikkatlerin dağıtılmak, toplumun suni gündemlerle yorulmak istenildiğini öne sürerek, şöyle devam etti:

"Seçmen kayıtlarını durdurmak istiyorlar. Bunu bir intikam aygıtına çevirerek mahkemeler marifetiyle yapma çabası içerisindeler. Yargıyı tahakküm altına alıyorlar ve almaya devam edecekler gibi görünüyor. Sanki her yol mubah gibi hareket ediyorlar. İktidar her şeyi diyebilir ama muhalefet herhangi bir şey söylese hemen suç kavramıyla karşı karşıya geliniyor. Bu günün konusu; İçişleri Bakanı'nın bana 'ahmak' demesine yanıt verdiğim halde bunun bir siyasi kavramla yanıtını veriyorum aslında sözünü kendisine iade ediyorum. Buradan yola çıkarak sanki YSK'ya demişim gibi 4 yıl hapis ve siyasi yasak istenen davada yargılanıyorum. Tam da benim yargılandığım bir anda TBMM çatısı altında Sayın Cumhurbaşkanı'nın milyonlarca insana dönük konuşmasında, benim burada ifade edemeyeceğim bir hakareti, ifadeyi hep birlikte yaşadık gördük. Bunlar çok ağır hakaretler.''

Türkiye'de hukukun herkes için eşit olmadığını öne süren İmamoğlu, "Birilerine her türlü hakaret, küfür serbest. Bir an önce buna son vermemiz gerekiyor. Aslında kaos yaratma çabası içerisindeler. Ülkeyi bir korku sürecine sürükleme, topluma korku salma çabası içerisindeler. Muhalif her sesi kısmak hatta kendilerine karşı olan insanları bertaraf etme çabası içerisindeler." diye konuştu.

Seçim sürecinde yüzlerce terörist, terörle iltisaklı sandık görevlileri olduğu iddiasının gündeme getirildiğini kaydeden İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ama bir kişi bile yargılanmadı, bir kişinin bile ifadesi alınmadı düşünsenize. Sayın İçişleri Bakanı'nın ismini anmadan geçemeyeceğim. Çünkü seçim görevini unutup, İçişleri Bakanı deyip geçmeyin, seçim güvenliğinden en sorumlu herhalde birinci ya da ikinci kişidir. Ama seçim akşamı bile görevini ihmal edip rakibimle yani eski başbakanla toplantı yapacak kadar görevini ihmal eden bir kişiydi. Seçimi tersine çevirmek, halkın iradesini gasbetmek için de İstanbul'un bazı ilçelerinde elinden geleni ardına koymamış birisiydi. İstanbul seçimlerini kaybedince daha yakın zamanlarda neredeyse 'hüngür hüngür ağladım' diye tariflerde bulundu. Yani bu kadar hırslı, sinirli ve aynı zamanda da sulu göz birisiymiş onu anladık. Bir İçişleri Bakanı dünyanın en normal süreçlerinden biri gerçekleşince niçin ağlar? Yani bir şehirde yerel yönetim demokrasiyle, seçimle, sandıkla değişince niye ağlar? Ya niye hüngür hüngür ağlar? Neyi kaybetti? Bunu anlamamız lazım. Ağlamalarının tek sebebi, onlar buranın kendi malı, mülkü olduğu duygusuna kapıldılar. Şu anda aynı şeyi, benzer duyguları bu ülkenin her sathında düşünüyorlar. Böyle bir hülyada, rüyadalar. Bu rüyadan uyanacaklar. Alıştılar ağlamaya, önümüzdeki ilk seçimde de inşallah onları hep birlikte hıçkıra hıçkıra ağlatacağız."