ABD Başkanı Biden'ın 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemesine tepki

Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mevlüt Yüksel: "Türkleri suçlayan sözde soykırıma kanıt olabilecek en ufak bir ibarenin olmadığını biliyorlar. Bu işi o kadar sektörleştirmişler ki meselenin çözümünü istemiyorlar çünkü onların varlık sebebi bu" "Biden'in açıklamaları önceki başkanların açıklamalarına benzer. Sadece Amerika'daki Ermeni diasporasının gönlünü almak için böyle bir açıklama yaptıklarını değerlendirebiliriz"

26 Nisan 2022 - 12:05
Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelendiren ABD Başkanı Joe Biden'a tepki gösterdi.

Üniversitenin Tarih Bölümü Öğretim Üyesi de olan Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 24 Nisan 1915'te Osmanlı Devleti'nin birtakım uygulamalar yapmak zorunda kalmasının "soykırım" şeklinde tanımlanamayacağını belirterek, bu tarihten önce yaşananların dikkate alınması gerektiğini söyledi.

Türk ve Ermeni ilişkilerinde önemli dönüm noktalarının olduğuna dikkati çeken Yüksel, şunları belirtti:

"Tanzimat Dönemi'nde Osmanlı'nın sağladığı hoşgörü ve demokratik ortamdan faydalanarak açılan misyoner okullarının Osmanlı'yı bölmeye, parçalamaya yönelik faaliyetleri gerçekleştirme noktasında etkili siyaset yaptığını görüyoruz. Osmanlı zayıflamaya başlayınca azınlıkların devlet içinde ayrı bir siyasi organ oluşturmak gayesiyle birtakım dış güçlerin bunları desteklerini görüyoruz, özellikle Rusya, İngiltere, Fransa gibi devletler. Bu devletler, Ermeniler üzerinde ciddi tesir etti ve Tanzimat ile Meşrutiyet sistemlerinin getirdiği demokratik ortamdan faydalanarak çeşitli siyasi dernekler kurdular. Taşnak ve Hınçak dernekleri Osmanlı'daki demokratik ortamdan yararlanıp terör faaliyetleri yaparak özellikle Doğu Anadolu Bölgesi'nde birçok kanlı isyana kalkışmıştır."

- "On binlerce Müslüman, Ermeni çetelerince katledilmiştir"

Söz konusu dönemdeki olaylara işaret eden Yüksel, "On binlerce Müslüman, Ermeni çetelerince katledilmiştir. Osmanlı bunlara 'Nasihat heyetleri' oluşturmak suretiyle engel olmaya çalışmış ve isyanların gerçekleşeceği bölgelerdeki Ermeni halkını teskin edebilecek, sözü geçen Ermeni liderlerini ikna ederek isyanlardan vazgeçirmeye çalışmıştı, isyanların önüne geçemeyince de askeri tedbirler alıp isyanları bastırmaya çalıştı. Osmanlı'nın jandarma birlikleri bile Ermeni çetelerince şehit edildi." ifadesini kullandı.

Söz konusu dönemde Ermeni çetelerin yaptıklarına işaret eden Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Osmanlı, Ermeni çetelerin yaptıklarına karşı birtakım tedbirlere başvurmak zorunda kaldı. Şiddetlenen Ermeni mezalimlerini sonlandırmak amacıyla isyanları tertip eden Ermeni çeteleri içinde sözde 'aydın' olarak tanımlanabilecek, İstanbul ve çevresinde bu işleri organize ve finanse eden, Anadolu'da kanlı eylemleri gerçekleştiren çeteciler Osmanlı tarafından tutuklandı. Osmanlı 24 Nisan 1915 sonrasında çetelere destek veren 235 Ermeni'yi tutuklayarak Ankara, Çankırı ve Kastamonu'daki hapishanelere yargılanmak üzere göndermiştir."

Yüksel, bu Ermeni çetelerinden bazılarının 1918 Mütarekesi döneminde serbest bırakıldığını anlatarak, Osmanlı Devleti'nin o dönemde başka herhangi bir uygulama yapmadığını söyledi.

- "Soykırım iddiaları temelsiz, yalan iddialardır"

Sözde "soykırım" iddiası ile Türkiye'yi suçlamanın anlamının olmadığını vurgulayan Yüksel, şunları kaydetti:

"Bu kayıtlar Osmanlı'nın arşivlerinde var ve bunlara ulaşmak çok kolay. Osmanlı ek tedbir olarak çıkardığı sevk ve iskan kanunuyla 650-700 bin Ermeni'yi medeni şekilde Suriye ve Halep bölgesine yerleştirdi. Yani iddia edildiği gibi ortada bir soykırım yok. Soykırımın dışında medeni olarak yapılan bir uygulama var. Soykırım iddiaları temelsiz, yalan iddialardır. Bu yalanlar Ermeni diasporasının varlık sebebi, geçim kaynağı olmuştur. Bunu varlık sebepleri olarak görüp suni gündem yaratarak varlıklarını bu şekilde devam ettirmeye çalışıyorlar. Amerika, Fransa ve Avrupa'daki birçok ülkedeki Ermeni diasporaları bu işi varlık sebebi haline getirdikleri için sözde soykırım iddialarını her yıl dünyanın gündemine oturtmaya çalışıyor."

- "Sözde soykırıma kanıt olabilecek en ufak bir ibare yok"

Yüksel, Ermenilerin tarih arşivlerini araştırmaktan kaçındığını dile getirerek, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan her zaman arşivlerin açık olduğunu söyledi fakat Ermeniler böyle bir platforma yanaşmıyor çünkü ellerinde böyle arşivleri yok. 24 Nisan 1915, tarihi altyapısı ve temeli olmayan, tarihi gerçekler üzerine dayanmayan Türkiye ve Türkleri itham eden, sözde soykırımla suçlayan hadiselerin bütünüdür. Türkleri suçlayan sözde soykırıma kanıt olabilecek en ufak bir ibarenin olmadığını biliyorlar. Bu işi o kadar sektörleştirmişler ki meselenin çözümünü istemiyorlar çünkü onların varlık sebebi bu." açıklamasında bulundu.

Biden'ın 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelendirmesine tepki gösteren Yüksel, "Biden'in açıklamaları önceki başkanların açıklamalarına benzer. Sadece Amerika'daki Ermeni diasporasının gönlünü almak için böyle bir açıklama yaptıklarını değerlendirebiliriz çünkü hepsi aynı metin. Bunların Türkiye için herhangi bir yaptırımı söz konusu değil. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Rusya'nın Ukrayna'ya uyguladığı insanlık dramının soykırım olamayacağını, bunun için yeterli kanıtın olmadığını söylemişti. Bundan 100 yıl önceki hadiseler için yargıç pozisyonunda olan Macron, rahatlıkla soykırım tabirini kullanabiliyor. Bu Avrupa'nın iki yüzlü politikasını ve Ermeni yaklaşımı tamamen siyasi kanıt olarak karşımıza çıkıyor." değerlendirmesinde bulundu.